Ana içeriğe atla

Neden Yabancı Dizi İzliyoruz ?

Merhaba sevgili ziyaretçilerimiz ve takipçilerimiz,

“PR’ın gözünden dünyaya bakış” açısıyla neden Türk dizilerini izlemeyi tercih etmediğimizden bahsetmek istiyorum. Çünkü son dört yıldır Türk dizilerinden kendimi soyutladım. Gerçekten yabancı yapım dizilerde  aradığınız bir çok tercih var bir kere dakikaları çok iyi şuan kaliteli muhteşem dizilerin süreleri 40- 45 dakika. Oyunculukları kaliteli. Ciddi bir emek ve para harcanıyor. Farklı türde farklı konularda diziler var. Türk dizileriyse hep aynı mantık bir kadın ve bir erkek sürekli tartışıyor ve sonra birbirlerine aşık oluyorlar. Dizi sürelerinin ve bölümlerin uzun olmasından dolayı senaristler, konu bulmada da  zorlanıyorlar. Uzun reklamlar araları var, Bu nedenle de izleyicinin dikkati dağılıyor, diziden sıkılıyor, kim kime ne demiş, kimin eli kimin cebinde tarzı olaylar izleyen kitleye bir şey öğretmiyor. “Şuan sesinizi duyar gibi oldum.” Türk dizileri içerisinde de beğenilen büyük kitleleri peşinden sürükleyecek dizilerimizde var tabi ki  saymak gerekirse bunlar; Leyla ile Mecnun, Avrupa yakası, Ezel, Kardeş payı, İşler Güçler, Suskunlar, Behzat Ç, Diriliş Ertuğrul… Bu dizilerden bazıları siyasi düşüncelerin kurbanı olarak yayından kaldırıldı ve bu dizilerin yerine daha iyisi gelmedi.

Gelelim yabancı dizilerin  seyredilme nedenlerine... Kısaca, “bizdeki sistemin tam tersini yaptıkları için başarılılar” demek yeterli diye düşünüyorum. Yabancı dizi izlemeye ilk “Lost”  dizisiyle başladım. Altı sezon olan diziyi kısa süre içerisinde bitirdim. Bizler önümüze her konulanı tüketen bir kitle olmaktan çıktık.

Artık ne izleyeceğimizi kendimiz seçiyor ve buna da internet üzerinden veya farklı televizyon kanalları  aracılığı ile ulaşabiliyoruz. İkinci ve en sevdiğim diğer dizi ise “Dexter” oldu. Dizi listem giderek artmaya başladı. Sherlock, Fringe, Prison Break, How I Met Your Mother, Spartacus, Game of Thrones, Narcos, Westworld, The100, The Walking Dead… Farklı konularda beğenebileceğiz geniş dizi yelpazesine sahip olabilirsiniz. Dizilerin her biri film kalitesinde çekilmektedir. Çoğu dizinin kitabı ya da çizgi romanı bulunmaktadır. Yapımların her biri ödül almıştır. Dizilerin içeriğinden bilerek bahsetmedim çünkü spoiler vermek istemiyorum. İyi seyirler dilerim…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ülker' in 1 Nisan Şakası

Herkese merhaba arkadaşlar. Bu ilk yazımda güncel bir olayla ilgili eleştiri yapmak istedim. Konu, başlıktan da anlaşılacağı üzere "Ülker" firmasının bir süredir " #küçükkardeşolmak" hashtagi altında yürüttüğü sosyal medya kampanyası.  Kampanya dahilinde firmanın sosyal medya hesaplarından viral yayılma sağlanmak istendiği ortada. Viral yayılım sağlandı mı? Evet. Ama bu viral yayılım muhtemelen firmanın hedeflediği doğrultuda ilerlemedi, aksine aleyhine oldu.  Ülker bir süredir sosyal hesaplarında #küçükkardeşolmak tagiyle görsel içerikli bir çok öğe paylaşıyor. Aslına bakarsanız paylaşılan görseller takipçilerde merak uyandırdı, yayılım sağladı, ilgi çekti. Ancak 1 Nisan 2017 gecesi aynı tagle yayınlanan video firmanın bir çok olumsuz tepki almasına neden oldu. Bu olumsuz tepkilerin viral yayılımı kampanyanın tümünün yayılımından çok daha hızlı oldu. Hatta öyle ki; bu kısa sürede çeşitli Youtube kanallarında video analizleri vs dahi yapıldı. Aynı

İLETİŞİM YALNIZLIĞI

Ne Kadar Yalnızız Her geçen gün artan nüfusu ile birlikte yalnızlaşan bireylerin yaşadığı bir dünyaya gidiyoruz. İletişimin hızlandığı, dünyamızda ki mesafelerin kaybolmaya başladığı çağın fakına varır olduk. Kaybolan bir tek mesafeler olmadı dostluklar, arkadaşlıklar, komşuluk ilişkilerimiz yavaş yavaş bizleri terk etmeye başladı.  İletişim araçları yenidünyamızın komşusu, arkadaşı, dostu olama başladı.Sosyal paylaşım ağlarıyla sosyalleşmeye başladık,yeni arkadaşlar edindik, karşılıklı paylaşımlarda bulunduk.  Sevinçlerimiz sanal ortamda paylaştıkça çoğalmaya üzüntülerimiz ise paylaştıkça azalmaya bile başladı. Experian‘ın yeni araştırmasına göre internet kullanıcıları arasında sosyal medyanın yeri ayrı. Zira ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya’daki kullanıcılar arasında yapılan araştırmaya göre internet başındaki her bir saatin yaklaşık üçte biri (%27) sosyal ağlarda geçiriliyor. Sosyalleşe sürecimize baktığımızda artan bir trend yakalamış görünüyoruz. Peki neden kendim

PR BAKIŞI

Bizim Penceremiz Hayatı güncel akışı içinde yaşarken yaptığımız gözlemleri mesleki penceremizden geçirerek her gün yeni mecraları, sizlere ulaştırılmak istenilen mesajları yeniden okumak, PR’cı gözlüğüyle değerlendirmek istedik. PR’a takılanlar ekibi olarak sizlerle yapacağımız paylaşımlardan biraz bahsetmek istiyorum. Hayatımızın bir bölümünü ayırdığımız televizyondan başlayalım. Her gün karşısına geçtiğimiz ekranda yüzlerce, binlerce mesaj ile karşı karşıya bırakılıyoruz. Peki, bunların ne kadar farkındayız? Ne kadar hayatımızdalar ve tercihlerimizi düşüncelerimizi nasıl şekillendiriyorlar? TV’lerimizin artık istemsizce olsa da sesini arka plandan aldığınız bir fondan fazlasını paylaştıklarını fark etmeniz için bizlerin kendi penceresinden ele alacağımız örneklerle maruz kaldığınız mesajları ortaya koymaya çalışacağız. İnternetin hayatımıza girmesi, bizim için veri sınırsızlığı, mesaj karmaşası, etki altına alınmak istenen hedef kitleler ile birlikte değerlendirilmek için so